ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VE DENETİM ODAĞI ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?
Denetim odağı
aslında bir kişilik boyutu olmasına rağmen yakın zamanda bir eğitim değişkeni
olarak belirlenmiştir. Bir insanda 2 tıp denetim odağı vardır. Birincisi içsel
denetim odağı, kendi yaptığı hataları, başarıları ve başarısızlıkları kendi
sorumluluğunda ve davranışlarında görmek, ikincisi dışsal denetim odağı, başarı
ya da başarısızlık durumlarının dış çevre tarafından (kader, şans ya da başka
dış güçler) kontrol edildiğine inanmak. Örneğin sınavdan düşük not alan bir
öğrenci, eğer içsel denetim odağına sahipse kendisinin yeteri kadar
çalışmadığını o yüzden başarısız olduğunu düşünür. Yani basına gelen olayların
sorumluluğunu kendinde arar ve bir sonraki sınav için daha çok çalışır. Aynı
durumda eğer öğrenci, öğretmenin yetersiz not verdiğini ya da elektrikler
olmadığı için ders çalışamadığını söylüyor ve bu yüzden düşük not aldığını
düşünüyorsa dışsal denetim odağına sahiptir. Aynı denetim odağı mekanizması
başarı durumlarında da ortaya çıkar. Sınavdan yüksek not alan bir öğrenci, çok
fazla çalıştığı için yüksek not aldığını düşünüyorsa içten denetimli, bu yüksek
notun öğretmenin kanaatine bağlı olduğunu ve cömertçe not verdiğini düşünüyorsa
da dıştan denetim odağına sahiptir. Denetim odağı bireylerin yaşamlarında ne
kadar rolleri olduğunu ve hayattaki performanslarını belirler.
Denetim Odağının
Yaşlara Göre Gelişimi Nasıldır?
İnsanda denetim
odağı dıştan içe doğru bir yol izler. 4-5 yaşlarında çocuklarda hem başarı hem de
başarısızlık dıştan denetimlidir. Mesela çocuk parkta tırmanma duvarından
düşünce hemen annesini ya da yanında beraber oynadığı arkadaşını suçlamaya meyillidir.
6-7’li yaşlarda gelindiğinde çocuklar yalnızca başarı durumunu
içselleştirebilirler. Başarısızlıklar yine dış kaynaklıdır ve dış çevredeki
değişkenler yüzünden hata yaptıklarını düşünürler. 10-11 yaşlarında ise
çocuklardan artık hem başarıyı hem de başarısızlığı içselleştirmeleri beklenir.
Çünkü içsel denetim odağına sahip çocuklar, sorumluluklarını bilen, özgüveni
yüksek, neden-sonuç ilişkisi kurabilen, başarısızlıklarından ders alan ve
performansı üzerinde kendi etkisinin olduğuna inanan bireyler haline gelmektedirler.
Diğer taraftan başlarına gelen olayları kendilerinin kontrol edemeyeceğine
inanan dıştan denetimli çocuklar da ise daha az öz güven, daha az girişimcilik,
daha çok kaygı görülür.
Peki içsel ve
dışsal denetim odaklarını bilmek eğitimde nasıl işimize yarar?
Özellikle 10-11
yaşlar artık çocuğun okula adapte olduğu, sistemi öğrendiği, okuma yazmada ileri
düzeyde ilerlemenin kaydedildiği bir dönemdir. Bu yaşlarda kazanılması beklenen
içsel denetim odağı, çocukların okulla ilgili görev ve sorumluluklarını yerine
getirmesini sağlar. Eğer çocuk hala dıştan denetim odağına sahipse başarı ve
başarısızlıklarını dış çevrenin kontrol ettiğine inanacak ve zamanla öğrenmeye
olan motivasyon düşecek, gayret azalacaktır. Yüksek oranda dıştan denetim
odağına sahip olan çocuklar bir süre sonra öğrenilmiş çaresizlik gösterirler,
yani ne kadar çabalarsa çabalasın başarısız olacağını düşünür ve çabalamaktan
vazgeçer.
Okul kuşkusuz
ki, çocuklarda içsel ve dışsal denetim odaklarının şekillenmesini sağlayan bir
ortamdır. Okuldaki öğretmenlerin öğrencinin davranışlarına verdikleri tepkiler,
başarı ve başarısızlık durumunda yapılan yorumlar, çocuğun nasıl denetim odağı
geliştireceğine etkisi büyüktür.
Öğrenme güçlüğü
olan öğrencilerde denetim odağı hangi yöndedir?
Yapılan
araştırmalar göstermiş ki, öğrenme güçlüğü sorunu yaşayan öğrenciler yüksek
oranlarda dıştan denetim odağına sahipler ve daha çok öğrenilmiş çaresizlik
gösteriyorlar. Sahip oldukları özel durum nedeniyle bazen gayret etmelerine
rağmen başarı duygusunu bir türlü tadamamaları, daha çabuk dışsal denetim
geliştirmelerine neden oluyor. Bu yüzden öğretmenlerin ve okuldaki diğer
eğitimcilerin çocukta içsel denetimi arttırmaları için daha çok çaba
göstermeleri gerekiyor. Bu öğrencilerin okul ortamından daha çok verim almaları
için, ilk yapılması gereken dışsal denetim odağının etkisini azaltıp çocuğun
başarı ve başarısızlıklarını içselleştirmesini sağlamaktır. İlk aşamada
öğretmen çocuğun başarı durumlarını içselleştirmesini sağlayarak, başarı
duygusunu tattırmalı daha sonra da başarısızlık halinde sorunun kaynağını bulup
çözüme gitmek gerekir. Bu aşamada öğrenciye, hatanın bir başarısızlık değil
başarıya giden yolda edinilen tecrübeler olduğunu öğretmek gerekir. Daha sonra
öğretmen öğrenciyi, başarı gösterme oranı yüksek alanlara yönlendirerek başarı
duygusunu tatmasını sağlar. Eğer başarısızlık durumları çok fazla işe hedefler
parçalara bölünmeli ve basamak basamak büyük hedefe ulaşılması sağlanmalıdır.
Bu yazı " Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler ve Eğitimleri" kitabının öğrenme güçlüğü olan bireylerin kişilik özellikleri bölümünden esinlenerek yazılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder